Açıklamasında özetle yabancıya mülk satışları ile mülteci sorununun iyi ayırt edilmesi gerektiğine dikkati çeken ALTSO Başkanı Erdem; Alanya olarak bu konuda verilen mücadele hakkında da açıklamalarda bulundu. Erdem ayrıca artan kira fiyatlarının sorumluluğunu da yabancıya mülk satışlarına bağlamanın büyük bir hata olduğunun altını çizdi.

Erdem’in açıklamaları şu şekilde:

“Malumlarınız olduğu üzere Suriye savaşı başladığı andan itibaren Antalya, Aydın, Muğla ve benzeri diğer sahil bölgelerinin mülteci ikametine kapatılması da turizm bölgeleri açısından çok büyük bir kazanç olmuş, bu sayede ülkemizin dünyaya açılan penceresi olan bu bölgelerde ciddi bir güvenlik sorununun da önüne geçilmiştir.

Hükümetimizin bu ileri görüşü sayesinde sahil yörelerinde bir mülteci sorunu yaşanmamış ancak ülkemizin belirli bölgelerinde büyük ölçüde olumsuzluklara neden olan mülteci sorununun çözümü için alınan kararlardan bölgemiz de maalesef çok olumsuz biçimde zarar görmüş ve görmeye devam etmektedir.

Yani mülteci ikametine kapatılmasına rağmen bölgemiz mülteci politikalarının genel uygulamalar içine dahil edilmiş ve ikamet konusundaki kısıtlamalardan da nasibini fazlasıyla almıştır. Bu durumda gerek Rusya ve çevresindeki ülke vatandaşları, gerekse Avrupa ülkelerinden gelerek ülke ekonomisine önemli katkılar yapan yabancı ülke vatandaşları hızla bölgemizden ayrılmak zorunda kalmıştır.

Bu bilgiler ışığında biz de Alanya olarak ülkemize kaçak yollardan giriş yapanlar ve mülteci sınıfına gren kişiler konusunda devletimizin aldığı her kararın sonuna kadar yanındayız. Bölgemizin turizm kimliği sonuna kadar korunmalı ve hatta geliştirilmelidir.

Alanya’yı terk etmek zorundalar, buna mecburlar Alanya’yı terk etmek zorundalar, buna mecburlar

Ancak unutulmaması gereken şu ki yabancıya mülk satışı ile milli ekonomimize direkt 2,5 milyar USD döviz kazandırılmıştır. Bu rakam, şehrimizde yaptıkları insani, ve sosyal harcamalarla beraber dolaylı olarak 2 katına çıkabilmektedir. Yine 2022 yılı itibariyle Alanya’mızda 123 ülkeden 48,216 yabancı uyruklu ikamet izni almıştır. Bu satışların içinde kesinlikle göçmen bulunmamaktadır.

Mülk alan yabancıların tatil dönemleri, olarak bilinen 4 periyot için de Alanya’yı tercih etmeleri ve ayrıca bu dönemlerin ağırlıklı olarak yaz dönemi dışında olması 12 Ay turizm çalışmalarının desteklenmesi açısından önemlidir.

Ayrıca bu konutlar genel olarak yabancı uyrukluların talebine uygun olarak 1+1 şeklinde 30-60 metre karelik stüdyo tipi konutlardır. Yerli halkın büyük bir çoğunluğunun tercih etmeyeceği konutlardır. Bu nedenle bir takım çevrelerin iddia ettiği gibi ev fiyatlarının artışında bu konutların önemli bir etkisi olması da mümkün değildir.

Memur yaşamının zorlaşmasının, alt ve orta gelir gurubunun maddi sıkıntı içinde olma sebebinin yabancıya mülk satışları olarak değerlendirilmesi de bu açıdan doğru değildir.

Diğer yandan ülkemizde yaşanan enflasyon ve buna bağlı fiyatlar artarken, bu durumu fırsata çevirerek kiraları fahiş miktarda arttıran bir kesimin de olduğunu unutmamamız gerekmektedir.

Bölgemiz ve dolayısıyla ülkemiz ekonomisine çok büyük katkılar sağlayan inşaat ve emlak sektörleri ile ilgili ticaret durma noktasına gelirken, yaşanan bu kriz diğer tüm sektörleri de olumsuz biçimde etkilemiş ve bu etkiler gittikçe derinleşmeye başlamıştır. Bu manada yabancıya mülk satışlarında yaşanan durgunluk sadece emlak ve inşaat sektörünün değil gıda satıcısından, tekstil, otomotiv, beyaz eşya ve mobilya gibi diğer tüm sektörlerini de derinden sarstığı gerçeğinin altını önemle çizmek isteriz.

Bunun da ötesi bir dünya kenti vizyonu ile tanıtımlarını sürdüren Antalya ve Alanya’da binlerce yabancı ülke vatandaşı ile uyum, dostluk ve kardeşlik ilişkileri içerisinde onlarca yıldır beraber yaşadığımızın da unutulmaması gerektiğine inanıyoruz.

Bu birlik ve beraberliğimizin en etkili fuarlardan bile çok daha fazla tanıtıma katkı yaptığı gerçeğini de unutmamamız gerektiğini önemle vurgulamakta yarar olduğunu düşünüyoruz. Şehrimizde mutlu bir yaşam süren ve yaşam alanı olarak bölgemizi tercih eden her bir yabacı uyrukluyu fahri bir tanıtım elçisi olarak görüyoruz. Yaptığı ekonomik katkıların yanı sıra bölgemizin sosyal yaşamına da büyük katkısı olan bu gerçeğin göz ardı edilmemesi gerektiği ortadadır.

Sonuç olarak temennimiz, durma noktasına gelen ve büyük krizlere ve iflaslara yol açacak bu soruna daha fazla olumsuz etki yapacak yorum ve düşüncelerden bu bilgiler ışığında kaçınılmasıdır.”