Cumhuriyet Halk Partisi Alanya İlçe Başkanı Bülent Kandemir, yaptığı açıklamada, AK Parti’nin politik zikzaklarının, tutarsız eylem ve politikalarının, ham siyasi mühendislik ürünü politik söylemlerinin Türkiye’yi yangın yerine çevirdiğini ifade etti.
Kandemir’in açıklamalarının devamı şu şekilde:
"22 yıllık AK Parti iktidarının antidemokratik uygulamaları ve tek adam rejiminin keyfi, sorumsuz ve tutarsız icraatları neticesinde devam eden derin ekonomik kriz hepimizin malûmudur. Saray hükümeti, ülkeyi bu zor durumdan kurtaracak politikalar üretmek bir yana; devletin tüm gücünü ve imkânlarını kullanarak yerel seçimlerde yaşadığı hezimetin ardından yeniden güç kazanmaya ve antidemokratik iktidarını devam ettirmeye odaklanmıştır. Bu gücü devam ettirmenin yegâne yöntemi; R. Tayyip Erdoğan’ın süresiz tek adam olmasının yolunu açmaktır. 22 yıllık iktidarında 12 kez anayasa değişikliği yapan AK Parti hükümeti, kendi yaptığı anayasa ve kurumları çiğneyen, yok sayan politikalar üretmiştir. On milyonları bulan sığınmacı, ekonomik kriz, hukuk devletinin yok edilmesi, sivil toplum kuruluşlarının yok sayılması, Anayasa ve Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmaması, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilinmesi, kadın ve çocuklara yönelik baskı ve şiddet, milli eğitimin dinsel motifli hale dönüştürülmesi, tarikatların sistemli şekilde güçlenmesi, emekli, işçi, memur ve sendikalara yönelik baskılar sosyal barışı yok etmiştir. Buna karşın, Cumhur ittifakı gündem değiştirmek ve R. Tayyip Erdoğan’ın tek adamlığını süresiz devam ettirmek için yeniden açılım yönünde nabız yoklamaktadır.
Değerli Alanyalılar, Bizzat AK Parti Genel Başkanı tarafından her türlü milliyetçiliğin ayaklar altına alındığı söylenmiş, TC ibaresi kurumlardan silinmiş, Andımız kaldırılmış, Oslo’da PKK ile gizli görüşmeler ortaya saçılmış, terörist Karayılan TRT ekranına çıkartılmış, Habur’da seyyar mahkemeler kurulmuş, Diyarbakır’da 30 yıl boyunca ülkeye gelemeyen Şivan Perver ile birlikte türküler söylenmiştir. AK Parti’nin 22 yıllık iktidarları boyunca partide ve saray çevresinden yerel örgütlerine kadar görev almış birçok ismin Fetö terör örgütü ile bağları ortadadır. TBMM tutanakları, devletin resmi belgeleri, arşivler ve internet ortamı bu durumun silinemez kanıtları ile doludur. Bütün bunlar, CHP yönetimi ve bilinçli, yurtsever vatandaşlarımız tarafından unutulmamıştır, unutturulmayacaktır! Sarayın yeniden açılım iradesi, cumhurun küçük ortağı MHP’nin lideri Devlet Bahçeli’nin terör örgütü liderini meclise davet etmesine karşı tepkileri önlemeye yönelik çabalar beyhudedir.
Hal böyleyken, Esenyurt Belediye başkanımız 2012 ve sonrasındaki düzmece deliller ilgi tutularak görevden alınmıştır. Ardından diğer kayyum uygulamaları gelmiştir. Şu soruları sormak hakkımızdır: YSK tarafından Sn. Ahmet Özer’in adaylığı onaylanırken bu bilgiler neredeydi? 15 Temmuz öncesinde bizzat Sn. Cumhurbaşkanı’nın Fetö liderine seslenişi, iktidarın bakan, vekil, belediye başkanı ve bürokratlarının konuşma ve görüşmelerine ne denmelidir? 15 Temmuz kalkışmasının Meclis Araştırma Komisyonu Raporu nasıl, neden ve kimler eliyle yok edilmiştir? Fetö terör örgütünün siyasi ayağı neden araştırılmamaktadır? Son genel ve yerel seçimler dönemi ve sonrasında, DEM Parti ve CHP’ye yönelik söylemler ve kumpas kampanyaları ortada iken yeniden açılım ve siyasi işbirliği girişimlerinin mantığı nedir? Sn. Devlet Bahçeli’nin dünkü ve bugünkü söylemleri arasındaki fark, kendi deyişiyle; “kürsü konuşmalarının gereği” midir?
Kıymetli Hemşehrilerim, Genelden yerele kadar iktidarın sözcüleri gerçekleri gizlemeye yönelik demagojik söylemlerle manipülasyon yapmaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, dün “her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alanlardan” bugün Altıok’un devletçilik ve milliyetçilik ilkesini öğrenecek değiliz! Bizim için devletçilik; haraç mezat satılan, özelleştirilen Cumhuriyetimizin mirası kurumlarımıza sahip çıkmaktır. Milliyetçilik ise; “Türkiye Cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” şeklinde tanımlanır. Etnik kimlik saygındır, yok sayılamaz, ayrıcalık yapılamaz! Geçici ve kaçak sığınmacılar, hukuki şartlar sağlanmadan vatandaş olamaz! CHP ilkelerine göre ulusal siyaset ve söylemlerin yerel siyasette yeri olmamalı; belediyemizin gündemi, olabildiğince ulusal siyasetten uzak tutulmalıdır. Bu yönde hareket ediyor ve diğer siyasi parti temsilcilerinin de bu prensip doğrultusunda hareket edecekleri yönünde iyi niyetli umudumuzu koruyoruz.