Mesajda şu ifadelere yer verildi:
"Osmanlı’da Tanzimat’tan beri kadın hakları konusunda bazı reformlar yapılmak istenmiş olmasına rağmen kurtuluş mücaadelesi ve Cumhuriyetimizin ilk yıllarında kadınlara yönelik “bağnaz baskı” devam ediyordu. Nisan 1923’te kadınların nüfus sayımında sayılması önerisi bile Meclis’te tepkiyle karşılanmış, 1924 Anayasası hazırlanırken kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi önerisi Meclis’te reddedilmişti.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, her fırsatta kadın erkek eşitliğine, kadınların hak ve özgürlüklerine vurgu yapmış, erkek egemen toplumu kadın hakları konusunda bilinçlendirmeye çalışmıştı. Ata’mızın bu bakış açısıyla; 1924 tarihli “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” ile kadın ve erkeğin eşit eğitim öğrenim imkânlarından yararlanması sağlanmıştır. 1925 tarihli “Kılık Kıyafet Devrimi”yle kadınlara giyim çağdaş kılık kıyafet konusunda tavsiye kararları alınmıştır. 1926 tarihli “Medeni Kanun” ile kadınlar evde, okulda, mahkemede, işte en temel medeni haklara kavuştu. Çok kadınla evlilik kaldırılmış, evlilik akdi için resmi nikâh şartı getirilmiş, evlenmede kadın ve erkek için yaş sınırı belirlenmiş ve çocuk yaşta evlenmeler yasaklanmıştır. Ayrıca evlenmede ve boşanmada tek taraflılık ve keyfilik kaldırılarak kadının ve çocuğun hakları güvenceye alınmıştır. Miras hukukunda kadın ve erkek eşitliği sağlanmıştır. 3 Nisan 1930’da kadınlara belediye seçimlerine katılma hakkı tanınmıştır. 26 Ekim 1933’te kadınlara köy ihtiyar heyeti ve muhtar seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır. Ve nihayet, 5 Aralık 1934’te Türkiye’de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Böylece Türk kadını tüm siyasal haklarına kavuşmuştur. Bu sayede “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” diyen Cumhuriyet, milletin yarıdan fazlasını oluşturan kadınların da egemenliğini tanımış; böylece Türkiye’de kadınlar da erkeklerle eşit yurttaş olmuşlardır.
Kıymetli Alanya’lılar,
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında tüm dünyaya örnek kazanımlar elde eden Türk Kadınları, mevcut iktidar döneminde bu kazanımlarını neredeyse kaybetmiştir. Toplumumuz dinsel motifli bir yöne doğru bile isteye evrimleştirilmekte, kadınlar evlerine hapsedilmeye çalışılmaktadır. Kadın hakları ve sosyal barış için tam bir mutabakatla hazırlanmış ve TBMM’nde oy birliği ile onaylanmış İstanbul Sözleşmesi’nden bağnaz çıkar gruplarının baskılarıyla bir gecede çıkılmıştır. 2024 yılında 1 Ocak ile 31 Ekim tarihleri arasında 357 kadın (6’sı hariç) aile bireyleri ya da yakını olan erkekler tarafından öldürülmüştür. Öldürülen bu kadınlar için “sokakta ne işi vardı?, o kıyafetle dışarı mı çıkılır? Dini kurallara uygun yaşasaydı öldürülmezdi!” şeklinde açıklamalara inanmakta zorluk çekilmektedir. Kaybettiğimiz tüm kadınları saygıyla ve rahmetle anıyoruz. Kadın hakları konusundaki duruşumuz çok nettir: Çare sosyal demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan toplumsal cinsiyet eşitliğindedir. Kadının hayatın her alanında eşit roller aldığı aydınlık ve barışçıl bir gelecek için çare Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Bu vesile, 5 Aralık Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Haklarının Verilişinin 90. Yıl dönümünü kutluyor, dinlediğiniz için teşekkür ediyorum"