Türkiye, 24 Haziran 2018 günü yapılan genel seçim ile hem hükümet kuruluş şeklini hem de meclis vekil sayısını yeni şekliyle yürürlüğe geçirdi. Hükümetin Meclis dışından atamalarla kurulacak olması yanında “güçlü meclis!” taleplerinde üç yüz vekil rakamı ittifakların sürekliliğini zorunlu hale getirmiştir. Bu elbette bir emeğin ürünüdür…
Hükümet ile Meclis arasındaki bağlar zayıflatılmış, Meclis’te demokratik bir hava esintisi sezilirken, hükümet oluşumunda yetkilerin tek ele yüklendiği anlaşılmaktadır. İçeride ve dışarıda tek yetkili Cumhurbaşkanı’mızdır. Türkiye, Ona emanet edilmiştir…
“Sistemin adı ne olursa olsun, yönetenler iyi ise iyi işler!” felsefesi değişen rejim nedeniyle ülkende yanlış giden bazı şeylerin tek elden düzeltilmesi esası umut edilmektedir. Cumhurbaşkanının sistem gereği, siyasi parti üyesi ve genel başkanı olması nedeniyle Meclis’te daima etkin ve faal kalmak durumundadır…
Seçim sonuçları, ülkede bloklaşmış bulunan fikir, düşünce kalıpları omurgasında dağılım göstermiştir. Milli ve dini yapı politikanın temel maddesi şeklinde ortaya çıkmaktadır. Sol blok, sağ blok ifadesiyle omurga bulmaktadır. Sol blok potansiyeli son raddesine kadar varlığını göstermiş, ittifak ile merkez ve sağ bloktan da pay alabilmiştir. Ancak ittifaklar dahi inanç ağırlıklı politika merkezini hırpalayamamıştır…
Vatandaş her ne kadar “edep ve ahlak” ağırlığında söylemler beklese de politikacılar hırs, kin ve öfkelerini açığa vurmadan konuşamamışlardır. Genel parti başkanlığı ilerisinde “liderlik” havasını ayrıştırıcı, nefret yüklü kelimelerle farkına varmadan elimine etmişlerdir. Fikirler, plan ve programlar yerine kişileri hedef alan konuşmalar halktaki belirli tabakadaki kaymaları engellemiştir…
Artan milletvekili sayısı ve ittifak hesapları ile partilere artı yazan rakamlar politikacıları mutlu etmeye yetmiştir. Milliyetçilik her iki ittifak blokunun da siyasal ana temasıdır. Toplum katmerlerinin Müslümanlık adına lanetlenmesi ise İslam Dinine büyük leke vurmakta, Müslüman düşmanlarını rahatlatmaktadır.
Milli merkez politikasına sarılan siyasal anlayışın bile milli merkez politikasından kayma gösterdiği tabana inandırılmaya çalışılmıştır. Milli ülküleri tamı tamına yansıtamayan Türkiye politikası sağcı ve solcu literatürün dışına çıkamamıştır… Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin yeni, milli üretim politikasını hayata geçirmeli, siyaset felsefesinde iktisat da yerini almalıdır! Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin kadrolarına başarılar dilerim!
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi hayırlı olusun...