Siyaset arenasında her gün yeni curcuna laflar yayılıyor. Sosyal medya, dijital ortam en hızlı habercilik serüvenini yaşıyor. Biri “leb” demeden; diğeri “leblebiyi” gösterebiliyor. Süper zeka dedikodu, karalama, laf çarpıtma, beğenmeme hissiyatı üzerinden kendilerini, partilerini, ittifaklarını yıpratıp, çevredekileri küstürürken de doğruyu savunduklarını sanıyorlar…
Devlet ile hükümeti, siyaset ile politikayı, seçmen ile partiyi, ilim ile bilimi, ahiret ile dünyayı, üretim ile tüketimi karıştıran bir sürü seçilmiş şahsiyet gündemin en aktif jurnalcilik işlevini sürdürmekten zevk duyuyorlar. Topluma sunacak yeterli donanıma sahip değiller ki halkı gerecek söylemleri tercih ederek gündemde daha fazla kalmayı tasarlıyorlar. Lafa laf yetiştirmenin ilerisine maalesef gidemiyorlar. Curcuna ile işleri götürdüklerini düşünüyorlar…
Ekranlar her gün bilimden uzak karalama programlarıyla dolup taşıyor. Havadan, sudan, boş şeylerden laf üretenlerin heyecanlı, atışmalı, kavgalı sohbetlerini elbette can kulağı ile dinleyip, doğruluğuna inananlar da var. Dünyadan konuşanların ahiretten, ahiretten konuşanların da dünya ile ilişkileri kesilmiş gibi. Lidere övgü yağdıracağım derken yerin dibine batıranlar, liderliği sadece emretme vasfında görüp, ortak aklı yok sayanlar hepsi aynı meydanda, aynı ekranlarda. Unutulmasın ki gerçekler acı; hakikatler acıtıcıdır. 8 Mart, dünya kadınlar gününde bile Anadolu kadınlarına ortak akılla ses verip, kutlayamayanlar, kıskananlar yok mu!?..
Geçmişi tarihe gömmüş, geleceği askıya almış, bu günün nimetleriyle mutluluk peşinde koşanlar, toplumsal yaşamın (nasıl?) sarsıldığının farkında olmalıdır. Seçtirilmiş olsalar da seçilmişlerde birazda olsa akıl, nizam, intizam, düzen, bilgi, nezaket olmalıdır. Öne geçiliyorsa önderliğin özüne yakın tavır sergileyebilmelidir. Seçilmişlerin vasfı elbette seçenlerinkiyle uyumludur ama çağımız biraz daha elzem düşünmeyi zorlamaktadır…
Siyasetin politikaya, politikacının da siyasete ihtiyacı vardır. Birisinin dediğini diğerinin beğenmemesi yönünde yapılan saldırılar kısır politika örneği teşkil eder. Siyaset politikanın merkezi, özüdür. Ülkede tek seçmenin ötelenmesi, kalbinin kırılması, gönlünün alınamaması seçim kayıplarının nedeni olabilir. Bazen “bir dağdan bir kuş uçsa dağ ne kaybedecek!?...” denebilir ama, her kuşun sürükleyebileceği sürüyü de hesaba katmak gerekmez mi !?..
Türk ülküsünü ana gayesi halkın mutluluğu için devlet yönetmektir. Devlet yönetiminde “idare-i maslahat” önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Anadolu halkının birliği, dirliği, bütünlüğü üzerine kurumlaştırılmıştır. Curcuna politikası gönül kırıcıdır. Ortaya atılan Ortadoğu ve Doğu Akdeniz haritalarının uygulanması yönünde plan yapanların işine yarayacak, dış güçlerin işini kolaylaştıracaktır. Siyasetçi öz egosunu aşıp, küçücük farklılığa rağmen bütüncül bakabilendir!.