Dinler tarihi Tanrı buyruklarının insanoğluna iletilmesi için seçtiği peygamberler ile buluştuklarına açıklık getirmektedir. Yaratılışın gayesi ve mutlak varlık kavramı da bu konuya olabilirlik tasavvurunu eklemektedir. Tanrı ile gönül bağı kurulması da kalp gözünün açıklığı şeklinde ifade edilmektedir. Bu konular “felsefe ve tasavvuf” kalıpları içinde incelenmektedir…
Siyaset felsefesi de son devrelerinde böyle arayış içinde mitolokomik düşünce atmosferi yaratmaktadır. Mehdi, kurtarıcı kavramlarını siyasi lider vasıflarıyla özdeşleştirip, günübirlik politik meşguliyetlerin başarı, başarısızlık Tanrı bilgeliği ile tartılmakta;troller vasıtasıyla ayyuka çıkarmak suretiyle dindar kesim üzerinde mitolojik kişilik geliştirerek kutsama vazifesi üstlenilmektedir. Politika inançları tersyüzeden algıyla seçmene psikolojik baskı kurmaktadır…
Siyaset felsefesi iyilik için kötülüğün kullanılmasını “kirli eller” diye tanımlamaktadır.“İslam alemi halifesi sayılır, yolsuzluk yaptıysa bile Müslümanlık için yapmıştır..;Camileri meyhane yapıp, içip içip zina yapacaklar, din elden gitti ey ümmet!..; Rüyamda Peygamber efendimizi gördüm. Bana dedi ki … partiye oy verin…; Atatürk’ün sünnetsiz olduğunu hepimiz biliyoruz…” Biçare, çaresiz düşünce algısıdır…
“Yobazın olmadığı her yer cennettir. Ben, namussuz bir ateist görmedim. Namussuz dinci gördüm. Türkiye’nin en büyük açığı namuslu adam açığıdır…; Çamlıca Camii kişisel iz bırakmak için yapıldıysa bunu en iyi yapanlar firavunlardır…; 15 yaşındaki erkek hastaya dokunmak İslam’a aykırı diyerek hastayı muayene etmedi…;Hz. Muhammed’in son peygamber olduğu söylenmeseydi yerine ….Peygamber olurdu…” reel düşünceden uzak şirk yüklü tasavvurlar…
“Ekonomiyi bayrağa, ezana bağlama kurnazlığından vazgeçin. Yediniz, yandaşlarınıza yedirdiniz, israf ettiniz, üretmediniz, tüketip yönetemeyip, iflas ettirdiniz…; Krize önlem alması gerekenlerin tavrı gerekirse ülke ekonomisi çöksün ama iktidar bize kalsın mantığıdır…”
“Karnını doyuruyorsunuz. Her türlü ihtiyacını karşılıyorsunuz. Yine de oy vermiyor…” Seçmen idesini ipotek altında gören yaklaşım, seçmenin sandığa giderken ki erdeminden yoksundur…
İyi Parti Gn. Bşk. Sn. Meral Akşener gelinen noktayı:“Hem Müslüman, hem laik olunmazmış. Aynı Müslüman,Hem hırsız, hem tecavüzcü, hem de kumarbaz olabiliyormuş…” diye özetliyor.Din üzerinden yürütülen siyasal anlayış sinsice 15 Temmuz 2016 darbe girişimine sürüklemiştir. Halkın vicdanını kanatan tehditlere karşı, politika, dini inançları kullanmayı terk etmelidir. Aksi durumda Müslümanlar sığınmak için Hristiyan ülkeleri kutsayacaklardır!...