Siyaset ile politikayı biri birine bağlayan çok hassas, denir ya kıldan ince kılıçtan kesin bir bağ vardır. Demokratik ideallerde siyasetin iktidarı için politikaya muhtaçlığı söz konusudur. Siyasetin merkezi beyinde, akıldadır. Bilgi, bilim, devlet statüsü, devletleşme zincirinde sıra bulur, kalıcı ilkeler taşır. Politikanın merkezi ise midede yuvalanmaktadır. Program, parti, hükümet silsilesinde sıraya girer, günü birliktir, kısa ömürlüdür, değişkendir. Siyasetçinin politikaya ihtiyacı vardır, ama her politika siyaseti taşıyamaz. Siyasetin hâkim olduğu politika düzgün işler; politikanın hâkim olduğu siyasetin omurgası her daim sakattır. Siyaset, düzgün politika, ariflerin, bilgelerin; çirkin politika; cehaletin, hıyanetin yaşam şeklini ifade eder…
Siyaset; fikir sistemlerini, idealleri, ülküleri tartışır, bilimsel veri üretir, çözüme odaklanır, vicdanlıdır. Politika; günlük yaşam üzerinden toplumsal değerleri kullanır, yıpratır, çıkarı uğruna siler, harcar, atar, acımasızdır. Aktif tartışma ortamında siyaset nadasa çekilmiş; politika ise boş arazide koşuşturmakta, takla atmaktadır. Ülke menfaatleri açısından bakıldığında ise bireyi taraf haline getirme arzusu taşımaktadır. Ya sağdasınızdır, ya da solda…
Sağcılık ve solculuğun Türk ülküsünde yeri yoktur. 1789 Fransız ihtilali peşinden Avrupa’da ortaya çıkmış ve tüm dünyayı sarsmaya ve sarmalamaya çalışmaktadır. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkeler üzerinde kurguladıkları senaryonun toplumdaki yansımasıdır. Türk milletinin bekası tarihinden gelen toplumsal uzlaşı ve sevgi kültürüne dayalı milli birlik idealinde bütünleşmesine bağlıdır. Siyaset; mideden değil; beyinden ses vermelidir…
Türk ülküsünü turan idealizmi ile bütünleştiren ve dünya nizamıyla küreselleştiren milli kültür hâkimiyetinde “devlet ebedi müddet” ülküsüyle tanımlanır. Bu ülkülere ulaşabilmek için farklı yollar mevcuttur. Türk ülküsünün vizyonu Türkçülerin yaşadığı ülkelere göre nüans farklılıklarıyla karşılaşabilir. Suya atılan her taş düştüğü yer ve büyüklüğüne göre daire çizer…
“Türkiye cumhuriyetin devletini kuran Anadolu halkına büyük Türk milleti denir.” Bu çerçevede Anadolu’da Türklük saf kan değildir. Türk soyundan gelenler de vardır, başka soylardan gelenlerde. Ancak Türkiye cumhuriyeti devletine bağlı, Bayrağına saygılı, birlikte yaşama iradesi taşıyan, T.C. kimlikli herkes, Türk olarak tanımlanır ve devletin dili Türkçedir...
Türk soyundan gelmeyen Türkler olduğu gibi; İslâm diniyle tanışmamış Türkler de vardır. Turan birliği bunu ifade eder. Ancak Türk milletine hasımlık besleyenler sağ-sol diye bölemedikleri ülküyü, “Dinsiz Türkler, Müslüman Türkler, Türksüz Müslümanlar” şekliyle politize atomlara ayrıştırmak, yutmak istemektedirler. Bu yanlış akımlara kapılıp da hiziplik yaratan politika ülke çok tehlikelidir. Türk ülküsü, küreseldir, bütüncüldür. Çünkü Türklük kader, din tercihtir!..