ÜLKÜLERİN ÇÖKÜŞÜ

Tarihin derinliklerine inildikçe her gün daha başka medeniyetlerin keşfi gündeme geliyor. Bazı keşifler öncekilere göre daha eski yıllara doğru bilim insanlarını sürüklüyor. Yaratılış yıllarına inildikçe ele geçirilen her eski eser arkeologları yeni bir şey bulmuş olmanın ötesinde mutlu ediyor. Yeni bulunmuştur ama eser salında eski, bilinenden daha da eski yıllarda yaşamış daha da eski bir medeniyetin ileri düzeyde gelişmiş toplum yaşantısına işaret ediyor. Yeni icat peşinde koşan bilim insanlarına da aslında söz konusu eski medeniyetin kalıntıları ışık tutuyor…

Güncel kültür hareketleri ve siyasi polemikler gözden geçirilip karşılaştırılsa bu günün geçmişten çok daha geri, ilkel medeni kültüre sürüklendiği insanın aklına geliyor. Tarihin akışı sürecinde kat edilen ilim insanlarının yolu günümüz aydınlarını adeta geride bırakabiliyor. Yani geçmişin üzerine bir şeyler eklemek varken, geçmişin verilerini de tahrip ederek yeni yüzyıla girmek çabasındaki gerizekalılık yok değildir. İlim ile bilimin, siyaset ile politikanın, devlet ile hükümetin karıştırılması kirli kültür yaratmaktadır. Fındık, kabuğuna sığarmış da han; kapısından sığmazmış. Hanı kapısından sığdırma arzusu tahribatın müjdecisidir…

Milletler mücadelesi veya medeniyetler savaşı şeklinde tarif edilen geçmişin bıraktığı ganimetleri ileri taşıma, gelecek nesillere aktarma fikir ve düşünce atmosferinde gösterilen gayret ve ulaşılmak istenen hedef; bireyi öz mezrasında dava, inanç, ideal diye tanımlanan “ülkü” makamına ulaştırmaktadır. Ülküler işaretlerden önce icraatlerde varlık gösterir. İlim ile amel, liyakat, bilgeliktir. İşaretlere bakıldığında Türkiye politikası sağdan sola ülkü sahibidir…

Gençlik yıllarından bu yana bilim ve ülkü edinme üzere çürütülen ömrün her safhasında tarihin çok eski medeniyetlerinden çekip çıkartılan ulvi meseleleri derlemek suretiyle yeni medeniyet oluşumu yönünden mücadele verilmiştir. Yakın kuşaklarda meşakkatli de olsa gençliğe umut verebilen lider, önder şahsiyetler az da olsa “başbuğ” makamıyla gönüllerin fethinde ivme yüklemiş, heyecan yaratmıştır. Tarihteki bilgeleri işaretle gençliğe gönül seferberliği azmi yüklemiş, ülkü sahibi akımlar geliştirmişler, gençliği insanlık, ilim ve medeniyet yolunda daha çok mesafe kat etmeye yönlendirmişlerdir. Aktif siyasette genel başkan var; ama lider, “başbuğ” yoktur. Bu ülke siyaseti ve gençliğin umudu için elbette önemlidir…

Her şeyin alt üst edildiği dönemler yaşanmıştır. İlim; ameli terk etmiştir. Bilim kısırdır. Medeniyet ilkel, hurafi, ucube kavramlarla daha ilkeldir. İnsanlara önder ve örnek niyetiyle oluşan siyasi teşekküller verimsizdir. Amaca hizmetten uzaktır. Toplumdaki atmosferin yarattığı iklimde kimisi ruhunu satmış, kimisi bedenini… Milli kavramlar, milli davalar, milli ülküler törpülenmiş, tomurcuklar körelmiştir. Fışkırmak, büyümek, gelişmek ve yarına umut olmak isteyen ülkü devlerine set çekilmiştir. Ülkülerin çöküşü ülkeler için felaketin habercisidir. Yeniden gönül seferberliği fiiliyata geçmelidir, ülküler devleşmeli ve devletleşmelidir…