Değerli dostlar, haftada bir gün yazıyordum. O da haftanın başındaydı. Gazetemle anlaşmam böyleydi. Ama ülkemin yaşadığı deprem felaketi nedeniyle hafta arasında da bir şeyler yazmak istedim. Güzel ülkeme geçmiş olsun! Üzüntümüz büyük. Elbette ki öfkemiz de.
Üç şeye kafam çok takıldı. Birincisi depremi siyaset malzemesi yapmayalım sözü. İkincisi deprem öldürmez çürük binalar öldürür cümlesi. Üçüncüsü de çoğu yerde görünen çember sakallı, sarıklı, cübbeli zatlar.
Şimdi deprem siyaset malzemesi yapılmayacaksa ne siyaset malzemesi yapılacak? Depremin olacağı biliniyor. Bilim insanları nerede, kaç şiddetinde olacağını bile söylediler. Olacağı biliniyor. Yalnızca günün ve saatini bilinmiyordu diyemediler. Deseler bile iktidar ve yöneticiler hiç bir önlem almıyorsa, bu da siyaset malzemesi yapılmayacaksa ne siyaset malzemesi yapılacak?
Değerli dostlar, elbette işini doğru yapan müteahhitler de var. Ama yapmayanların çoğunlukta olduğu, özellik demir ve çimento olmak üzere her türlü malzemeden çalındığı yıkılan binalardan belli oluyor. Bu müteahhitlere göz yuman belediye başkanları ve mühendisler siyaset malzemesi olmayacaksa ne siyaset malzemesi olacak? 20 yılda 9 defa imar affı veren AKP iktidarı siyaset malzemesi olmayacaksa, ne siyaset malzemesi olacak?
Değerli dostlar, bana göre depremden sonra yapılan yardımların da çok bir kıymeti harbiyesi yok. Yardım yapılacaksa deprem olmadan yapılmalı. Nasrettin Hoca çocuğun eline testiyi verir çeşmeden doldurup getirmesini söyler. ‘Sakın testiyi kırma!’ der, bir tanede tokat atar. Çevreden duruma tanık olanlar ‘Hocam çocuk testiyi kırmadan cezalandırıyorsun, yaptığın doğrumu?’ diye sorarlar. Hocada cevap hazır ‘Testiyi kırdıktan sonra ceza versen ne yararı var? Testi geri mi gelecek? Cezayı önceden verirsen dikkat eder testiyi kırmaz’ der. Şimdi yukarıda da belirttiğim gibi, depremin olacağı belli, yer belli, neden hiç önlem alınmıyor? Duyarlı vatandaş olarak bunu sormayalım mı?
Gelelim ikinciye: ‘Deprem öldürmez çürük binalar öldürür.’ Şahsen buna hiç katılmıyorum.
Değerli dostlar, hiç eli silahlı sokakta adam öldüren bina görmedim. Bilmem siz gördünüz mü? Binayı neden suçluyorlar anlamıyorum. Bana göre bina değil binayı çürük yapanlar, yapılmasına göz yumanlar, çürük olduğunu bilerek önlem almadan oralarda insanların oturmasına izin verenler suçludur. Onlar katildir. Binanın ne suçu var?
Üçüncüsü de birçok yerde görünen kendilerine tarikatçı veya cemaatçı denilen genellikle guruplar halinde gezen çember sakallı, sarıklı, cüppeli tipler deprem bölgelerinde hiç görünmüyorlar. Yoksa varlar da ben mi göremiyorum? Sahi bunlar ne işe yarar? Hangi hizmeti yaparlar? Nasıl bir üretimde bulunurlar?
Değerli dostlar bir şey daha kafama takıldı son anda, buna dördüncü şık diyeli:. Halkımızın böyle felaketler sonrası birlik beraberlik içinde ellerinden geldiğince yardım etmeye çalıştıklarını ben de görmekteyim. Ne yazık ki hırsızlık, soygun ve yağma amaçlı deprem bölgelerine yardım ekiplerinin aralarına karışarak gidenler olduğu gibi başta çimento olmak üzere tüm inşaat malzemelerine fahiş zamlar yapan fırsatçılar da var, bunları da görelim. Dün İstanbul borsasında çimento fabrikalarının hisse senetleri fiyatlarının tavan yaptığını unutmayalım.
Değerli dostlar! Burada Türkiye için en büyük fay hattının AKP olduğunu, kaldırılması gereken en büyük enkazın da yine AKP iktidarı olduğunu belirtmek isterim.
HOŞ KALIN, DOSTÇA KALIN’