Konya'da Selçuklu döneminde Eflatun ile ilgili çeşitli efsanelere inanılırdı.
Tabi Konya’da efsanelere konu olan Eflatun’un ünlü Yunan filozofu Platon ya da İslam dünyasında bilinen adıyla Eflatun ile bir ilgisi yok bunu belirtelim.
Eflatun-u İlahi; efsanelere göre yer altı su kanallarını yapan, suları ve gölleri düzenleyen doğaüstü güçleri olan kişidir.
Eflatun ile ilgili Konya’da yüzyıllardan beri anlatılan efsanelere birkaç örmek verelim:
Konya’da günümüzde dahi Konya’nın çok eski devirlerde denizle kaplı olduğundan bahisle; “Konya Ovası önceleri denizmiş, Eflatun-u İlahi kurutmuş ova meydana gelmiş.” diye anlatırlar.
Ayrıca; “Beyşehir gölü bir akarsu imiş, Eflatun-u İlahi suyun ağzına bir bent yapmış, Beyşehir Gölü oluşmuş.” derler.
Efsanelere göre; Eflatun-u İlahi, nasıl Konya Denizini kuruttuysa, Beyşehir’de de akarsudan göl meydana getirmiş.
Konya'da Eflatun ile anılan çeşitli yerler var. Bu yerlerin başında şehir merkezinde yer alan Alaaddin Tepesi üzerinde inşa edilmiş olan ve kiliseden camiye çevrilen Eflatun Mescidi gelir. Dördüncü yüzyılda yapıldığı sanılan kilise-mescit maalesef günümüzde yıkılıp yok olmuştur.
Bu eski Bizans kilisesi hakkında, aynı zamanda burada Eflâtun’un da mezarı olduğu yolunda daha Selçuklular zamanında yaygın bir rivayet bulunmaktaydı. Ayrıca Sille’de bulunan Akmanastır’ın Selçuklu kaynaklarında bir diğer adı da Deyr-i Eflâtun’dur.
Beyşehir dolaylarında Hitit çağından beri kutsal sayılan bir Eflâtun Pınarı vardır. Eflatun Pınarı, Hititler Dönemi'nde yapılmış kutsal su anıtıdır. Beyşehir'e 22 km. mesafededir. Beyşehir Gölü'ne yaklaşık on kilometre mesafede, MÖ 1300 yıllarında yapıldığı sanılan üç anıtın bulunduğu bir höyüktür.
Türkler Anadolu'ya geldiklerinde her ne kadar son zamanlarda sönmüş olsa da güçlü bir medeniyetin izleri ile karşılaşmışlardı. O nedenledir ki Eflatun ile ilgili efsaneler, Bizans ve Roma dönemlerinde değil de Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ortaya çıkmıştır.
Daha Türkler gelmeden önce Anadolu’da, Hitit, Roma ve Bizans dönemlerinden kalma bir su uygarlığı vardı. Türkler, yeni yurtlarında karşılaştıkları bu su yapılarının nasıl yapılmış olabileceğine tam olarak akıl erdirememişlerdi. İşte bu sebeple bu su yapılarını yapanlara Eflatun-u İlahi demişlerdi.
Bir kez daha belirtmekte fayda var; bu adlandırmanın M.Ö 428-348 yılları arasında yaşamış olan Yunan filozof Eflatun (Platon) ile hiç ilgisi alakası yoktur.