Bir ülke düşünün; kendi insanını, kendi şehirlerini bombalıyor, öldürüyor, kalanları başka ülkelere sürüyor. Burnumuzun dibinde, Suriye’de, milli güvenliğimizi ve bekâmızı doğrudan ilgilendiren bir insanlık dramı yaşanıyor.
Türkiye, dokuz yıldır 4 milyona yakın mülteciye eğitim, sağlık, güvenlik ve barınma imkânı sundu. Hem de sadece kendi öz kaynaklarıyla.
Dokuz yıldır ülkemizde barınan mülteciler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Gitmek isteyene Avrupa hudut kapılarını açtık” açıklamasından sonra Yunanistan ve Bulgaristan sınır kapılarına ve Ege kıyılarına akın ettiler. Niyetleri Yunanistan ve Bulgaristan üzerinden Almanya, Fransa, Hollanda gibi ülkelere ulaşmak.
Pazarkule ve İpsala Sınır Kapılarına ulaşan ve burada bekleyişlerini sürdüren mültecilere, Yunan güvenlik güçleri biber gazı ve ses bombasıyla müdahale ediyor. Müdahalenin dozajını her geçen gün artırıyor. Yunan askeri gerçek mermilerle ateş ediyor. İpsala sınır kapısında Suriyeli bir mülteciyi sırtından vurarak öldürüyor. Ertesi gün bir mülteci daha öldürüyor. Yunan Sahil Güvenlik güçleri içerisinde kadın ve çocukların olduğu lastik botlarla denize açılan mültecilere akıl almaz müdahalelerde bulunuyor. Mızraklarla botları delip batırmaya çalışıyor, benzin hortumlarını kesip denizin ortasında kaderlerine terk ediyor.
Mülteciler nasıl olur da Avrupa ülkelerine gitmek isterler?
Çünkü doğudan gelenler Barbar’dır(!) ve saf, temiz, asil Aryan ırkıyla birlikte yaşayamazlar(!)
***
Sınır kapılarına akın eden mültecileri çok medenî ve çağdaş, insan haklarına sonsuz saygılı, her yere demokrasi getirmeye hevesli, asil Avrupalılar; mültecileri cop, tazyikli su, biber gazı, tekme ve tokatlarla karşıladı. Denizin ortasında lastik botları batırdı, yetmedi kurşun sıktı, mültecileri katletti.
Oturun oturduğunuz yerde! Medeni, çağdaş Avrupa’ya gitmek sizin ne haddinize?
Çünkü doğudan gelen Barbar’dır(!) ve saf, temiz, asil Aryan ırkıyla birlikte yaşayamazlar(!)
***
Barbar topluluklar, Muasır medeniyette zirve yapmış Avrupalılarla yaşamaya layık değillerdi(!) Doğu’dan gelen insanlar barbardı, vahşiydi(!) Bu düşünce Avrupalı milletlerin toplum hafızalarına işlemiştir. Başka şekilde düşünmeleri söz konusu bile olamaz. Aslında bu düşüncelerinin kaynağı doğu toplumlarının vahşiliği, barbarlığı falan değil, ortak atalarının insanlığa bakışı ve davranışlarıdır.
Toplum hafızalarına diyorum çünkü vahşilik, barbarlık bunların atalarından mirastır. Avrupa milletlerinin ortak atalarından biri olan Vandallar barbarlıkta zirve yapmıştır. Vandalizm bunların atalarının dünyaya bıraktığı mirastır.
Millet olarak Suriyelilere bazen kızsak da bazı davranışlarını hoş görmesek de tam dokuz yıldır onlara kol kanat germeyi insani ve vicdani sorumluluk olarak gördük. Çünkü bizim mayamızda mazlumlara kol kanat germek vardır, düşkünlere el vermek vardır. Allah’a şükürler olsun ki asla ve kat’a Vandallık yoktur.
Vandallar neyin nesidir, kimin fesidir derseniz kısaca söyleyeyim. Vandallar, tarihin gördüğü en vahşi, en acımasız topluluktur. Doğu Cermen kavmidir. Cengiz Han ve Moğollar bile bunların yanında kuzudur. Avrupalı milletlerin ortak atalarından olan kavimlerden biridir. Vandallar, 5.YY. da Kavimler Göçü esnasında tüm Avrupa’yı yağmalamış, yakıp yıkmışlar, tarihi süreç içerisinde Avrupalı milletlerin içerisinde erimişlerdir.
Bunların hepsi Vandal çocuğu…
***
Bir çift laf da içimizdeki medeni, çağdaş, insan hak ve hürriyetlerine önem veren, sözde sosyal demokratçıklarımıza söylemezsem içim rahat etmeyecek.
Daha düne kadar:
- Suriyelileri istemiyoruz.
- İktidara gelince hepsini göndereceğiz.
Mealinden bas bas bağıran, her gün Suriyeli nefreti pompalayan siz değil miydiniz? Bugün ne oldu da Mehmetçik savaşın ortasındayken "Türkiye sığınmacıları Avrupa Birliğine karşı şantaj olarak kullanıyor" diyorsunuz?
Tüh! Size de yazıklar olsun!
***
Zalimin zulmü mazlumadır.
Mazlumun ahı zalime,
Niyazı Allah’adır.
Gören, duyan, işiten,
Hesabını soracak olan
Bir yüce el, bir yüce kudret
Elbet vardır.