Konya’da 13. Yüzyıldan kalma ilginç mi ilginç bir türbe var.
Hazreti Mevlâna ile muasır velilerden, Pir Esad Sultan türbesi yahut Pisili Sultan Türbesi.
Türbede, Pir Esad Sultan’ın sandukasının hemen yanında bir de küçük sanduka var. Kaynaklarda yer alan rivayetlere göre, bu küçük sanduka, "Pisili Baba" olarak anılan Pir Esad'ın çok sevdiği kedisine aittir.
Külliyesinde sayısız kediyi beslemesinden ve kedilere karşı aşırı sevgisinden dolayı Pir Esad Sultan, halk arasında Pisili Sultan olarak bilinir, türbesi de Pisili Sultan Türbesi diye anılır.
Karatay Otobüs Terminalinin bulunduğu bölgede kendi ismiyle anılan mahallede bulunan türbe; Selçuklu dönemi şeyhlerinden Pir Esad tarafından 13. yüzyılda inşa ettirilmiştir. Mescid, türbe ve zaviyeden oluşan külliye yapılarından yalnızca türbe günümüze ulaşmıştır.
Vaktiyle türbenin doğusundaki geniş bahçenin kuzeydoğu köşesinde yer alan mescit, kerpiç bir yapı olup 1990 yılına kadar kullanılmıştır. Aynı yılda türbenin güney tarafına inşa edilen yeni caminin ibadete açılmasıyla birlikte eski mescit tamamen yıkılmıştır.
Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur “Merhametli olanlara, merhamet sahibi olan Allah merhamet eder. Yerde olanlara merhametli olun ki, gökte olanlar da size rahmet etsin. O, sadece insanlara değil, bütün canlılara karşı merhametli olunması gerektiğini öğütlemiştir.
Hz. Peygamber’in kedi sevgisini ve Müezza isimli kedisini çoğumuz biliriz. Rivayete göre Hz. Peygamber (sav), kedisi Müezza’yı o kadar çok severmiş ki Müezza bir gün sedirde oturan Hz. Peygamber’in (sav) giysisinin ucunda uyuya kalmış. Uyuyan bu güzelliğe kıyamayan Hz. Peygamber (sav), Müezza’yı uyandırmaktansa giysisinin ucunu usulca keserek kalkmayı tercih etmiş.
Kedilere karşı sevgisi ile bilinen sahabeden Ebu Hureyre ise isminin hikâyesini şöyle anlatır: “Bir gün elbisemin içinde küçük bir kedi taşıyordum. Resulullah Efendimiz (sav) beni görünce, ‘Nedir bu?’ diye sordu. Ben de ‘Kedicik’ dedim. Bunun üzerine Resulullah, ‘Ey Ebu Hureyre’ buyurdu. Yani kediyi seven, onlara ana babalık eden kimse.”
Pir Esad Sultan da Hz. Peygamber’e isnat edilen, “Kedi sevmek imanın kemalindendir” (Aclûnî, I, 415) sözüne uyarak kedilere karşı aşırı bir sevgi göstermiştir.
Halk arasında anlatılan hikâyeye göre Pir Esad evde yokken üzerini kapattığı sütün olduğu yere zehirli bir yılan girmiş. Yılan kap içerisinde bulunan sütten biraz içmiş ve kalan sütün içerisine zehrini akıtmış. Bu durumu Pir Esad Sultan’ın kedisi görmüş.
Pir Esad Sultan evine geldikten bir müddet sonra kap içerisine koyduğu sütü içmek istemiş. Ama kedisi Pir Esad Sultan’ın yüzüne bakarak acı acı miyavlamış. Pir Esad Sultan sütü içmek istedikçe o sesini daha da yükseltmiş. Sultan sütü bir daha içmek isteyince kedi onun elindeki tastan sütü içivermiş. Süt zehirli olduğu için kedi o anda yerde kıvrılarak ölmüş. Pir Esad Sultan sütün zehirli olduğunu ve kedisinin kendisini feda ettiğini anlamış. Zehirlenmekten kurtulan Allah dostu, Allah’a şükrederek kendisini bu yolda feda eden kedisine bir mezar kazıp onu defnetmiş.
Pir Esad Sultan, vefatına yakın bir zamanda vasiyetinde kendisinin kedisinin yanına defnedilmesini istemiş. Vasiyeti üzerine ölünce kedisinin yanına defnedilen Pir Esad Sultan ile kedisinin naaşının üzerine birer sanduka konmuş.
Pisili Sultan lakabıyla anılan Pir Esad ile sevgili pisisi bugün aynı türbede yan yana ebedi istirahatlerine çekilmişler.
Pir Esad Sultan'ın türbesi, Türkiye'nin dört bir yanından ziyaretçilerini ağırlıyor. Bir gün sizin de yolunuz düşerse Pisili Sultan Türbesini ziyaret edip Pisili Sultan’ın ruhuna bir Fatiha gönderin.