Sanat dünyasının da diğer kurum, kuruluş ve canlılar gibi doğum, yaşama, gelişme, gerileme devirleri vardır ama ölüm devresine pek rastlanmamaktadır çünkü dünya dönüp dolaşıp aynı ortamlara sürüklenmektedir. Yani tarihi tekerrür ettirircesine…
Belki savaş ve barışlar bile sanat dünyası yaşamını etkilemektedir. Heyecan, coşku, hareket, barış ve özgürlük söylemlere can suyu vermektedir. Türk Halk müziğinin kırsal kesim, çoban; Türk Sanat Müziğinin saray; oyun havalarının düğün dernek eğlence havası olduğu düşünülür. Top, pop, modern makamlara aklım pek ermemektedir ama meydanları da bunlara bırakalım. Ozanlar toplumsal hayatın bir başka yünün temsil eder, sanatıyla toplumu yaşar ve yaşatırlar…
Bunun için Yunus’u, Pir Sultan’ın dili aynı; sözleri, deyişleri belki farklıdır. Ben, genelde türküleri severim. Torosların eteğinde özgür bir ortamda doğmuşum, yokluğun, fakirliğin danışkasını yaşamışım. Ömrüm çalışmaklar geçmiş. Ömrümü topluma milletime adamışım. Hak, hukuk ve adalete çok özen göstermeme rağmen adalet sarayında seneler süren gereksiz mahkemelere katılmış, adalet camiasının vaktini almışım.,,
Zaman elbette türkü zamanıdır. Şairlerimiz yazmış, ozanlarımız söylemiş, sanatçılarımız değer katmışlardır. Benim derdimi, senin çileni, onun aşkı dile getirmiş, bana ise sadece mırıldanması kalmış... Canım sıkıldıkça mırıldanıyorum. Hele hele banyoda iken sesim daha da iyi çıkıyor. Her taraf kapalı ve dar olduğu için söylediğimi kulağım daha da hoş kavrıyor. Bazen sesimi hanım duysun diye kapıyı azıcık aralıyorum…
Dışarıda konuşulacak bir konu yok. Siyaset yerlerde sürünüyor. Halk bezgindir. Ekonomiden dem vuramazsınız. Ülkenin büyük şirketleri, belediyeler konkordato ilan etmiş… Dürüst halkı dolandıranların icra takibi ile parasını alması mümkün gözükmüyor. Vatandaşın yanında kimse yok.. neyi konuşacaksınız…
Hayatın dışına çıkmak, eski günleri hatırlamak, özgür ortamda özgürce haykırmak. Veya Türkülerden dem vurup aklındaki telaşeleri unutup, tilkileri silkeleyip atma, stresten uzaklaşma, yani şimdi, türkü zamanı. Her avuçta internet var. Dokun düğmeye türkü dinle!..
Siz de dinler gibi yapı. “Bağlandı yolarım kaldım çaresiz… O mahsun bakışın öldürür beni,.. Yol ver dağlar.. Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana..” niceleri… Oh be!... Hayat varmış… Toplum olarak uyutuluyoruz. Uyanık kalmak için türkü söyleme zamanı. Şairleri, ozanları tanıma devri…