Maddenin yerde düz, sağlam durabilmesi için sayacak gibi en az üçayaklı, yani üç boyutlu olması gerekiyor. Söz konusu ayaklardan birisi eğik, yani yamuk, kötü ise yerinde düz durmaz. Düşünce alanlarında yer alan fikir hareketleri düşünceyi ayakta tutabilmek için yılların derinliklerinden akıp üç boyutta omurga kurmuştur. Ruh mu? madde mi? Yaratan mı?
Dünyanın her bir köşesine yerleşen insanoğlunun aynı anda vahiy ve peygamberlik makamına ulaşma imkânı olmadığından kendini tanıma, yaratılışı ve yaratanı öğrenme ihtiyacı hissetmiştir. Bu arayış düşünürleri türetmiştir. İşaret dilinden yazıya, matbaadan teknolojiye uzanmaktadır. Aktif dünyada en ücra köşeye tuşla anında erişilmektedir. Dinler tarihi ve düşünürlerin katkısı büyüktür. Farklı kıtalardaki bilim insanının fikirleri farklı dillerde tercüme edilerek yeni düşünürlere kaynak olmuştur. Düşünürlerin dağarcığında, ortak bileşenler mevcuttur. İdealizmde de, materyalizmde de yaratanı arayışa rastlanmaktadır…
Varlığın sebebi, mutlak varlık; ilim insanlarının beynini sürekli meşgul etmiş, farklı yorumlarla düşünceyi çatallaştırmış “ruh, madde, yaratan” üzerinde değişik görüşler ortaya atılmıştır:
- Bazı ilim insanları ruhun ezeli ve ebediliğine takılmış, maddeyi ruhun yarattığı iddiasını inatla savunmuştur. Bu tezlerin kümelendiği ekoller “idealizm” diye tanımlanmıştır. İdealizmi savunanlara “idealist-ruhçu” denmekte, liberal iktisat sistemi ile sağ kanatta yer almaktadır…
- Madenin yaratıcılığına yoğunlaşarak, ruhun yaratıldığı iddiasında tırnak diretilmesi “Materyalizm” sözcüğü ile tanınmış; bu cenahta yer alanlar “materyalist” diye Marksist iktisat ile sol kanatta kümelenmişlerdir. Bilim insanlarının geliştirdiği fikir yapılanması ile kültürel yapı iki kanat üzerinden sürekli birbirilerine ateş etmektedirler…
- Yaratılışın kaynağı farklı milletlerde “Allah, Tanrı, Hüda, Hakk, Dieu, Bog, God.. vs” kelimelerle isimlendirilmiştir. Yaratılış felsefesi “madde ve ruhun” birlikteliğini, “canlı, hayat, yaşam” kelimelerinin içeriğinde toparlayıp “madde-ruh” bileşkesinde göstermektedir. Din ilmine atfen ruhsuz madde ölü, maddesiz ruh hayaldir. İlmin kaynağı “Allah”; yolu ise inanç, iman, ilimdir. Dinler tarihi ve kutsal kitaplara göre Allah; vahiy aracılığı ve peygamberler vasıtasıyla hak yolu bildirmektedir. Din, ilahi emirler bütünü; düşünce, farklı tezlere dayanan insan ürünüdür…
İnsan için “düşünen hayvan” tanımı “eşref-i mahlûkat” tabiriyle düze çıkartılmıştır. Bazı düşünürler yaratana şekil vererek putlaştırmak istemişlerdir. Mitolojik tasvirlerle birçok Tanrı türetilmiştir. Dinler tarihi bütündür. Her iki kanat da Mutlak varlığı inkâr edememiştir. Bütün yollar O’nu işaret etmiştir. İslâm dininin kutsal kitabı Kur’an-ı Kerim en son şekliyle korunmaya alınmıştır. Okuyup ağlamak değil; bizzat anlamak için indirilmiştir. Türk; tarihi boyunca tek yaratana inanmış, “TANRI” kelimesiyle tanımlamış, İslâm’ı tercihi ile “Allah” yolunda varlığını nizam-ı âleme adamış; kör dünyanın göbeğine “tek yol İslâm” yazmaya özenmişlerdir…