31 Aralık... Yılın son günü... Yeni yılı kutlarsınız, kutlamazsınız ayrı bir konu.
2020 yılı ülkemize, milletimize hayırlı olur inşallah.
Yeni yıl Hristiyan adetidir kutlamam deyip 31 Aralık gecesi Mekke'nin Fethini kutlamaya kalkmak da son derece saçma. Çünkü Mekke'nin Fethi 31 Aralık değil, 11 Ocak'tır. İlla yeni yıla alternatif bir şeyler kutlayacaksanız buyrun; Kudüs'ün Yavuz Sultan Selim tarafından fethini kutlayın. (31 Aralık 1516) İnşallah Rabbim yeni yılda milletimize nice zaferler yaşatır.
Ne Hz. İsa 1 Ocak’ta doğdu, ne de Mekke 1 Ocak’ta fethedildi. Gerçek olan şu ki; Kudüs 31 Aralık’ta fethedildi.
Kudüs, sinesinde sayısız peygamberler ve veliler barındıran şehir...
Kudüs; İslam’ın ilk kıblesi, Miraç ve İsra mucizesinin tanığı, Mescid-i Aksa’yı sinesinde barındıran şehir...
Kudüs, ecdadımdan emanetim…
Kudüs, asırlardır acıları, ıstırapları bitmeyen şehir...
Kudüs, insanlığın imtihana çekildiği şehir...
1516 Aralık ayında Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi sırasında Osmanlı Ordusu, Kudüs’ü fethetti. Yavuz Sultan Selim Han 31 Aralık’ta şehre girdi. Mescid-i Aksa’nın avlusu tam on iki bin şamdanla aydınlatıldı. Sultan Selim Han ve askerleri akşam ve yatsı namazlarını taş avluda kıldılar. Taş avluya o günden beri On iki bin Şamdanlı Avlu denmektedir.
“Mescid-i Aksa ve Kubbet-üs Sahra’nın avlusunu
Aydınlattı zifiri bir Kudüs gecesinde,
On iki bin şamdanla beraber,
Gökte şehrayin.
Kıldırdı mücahit askerlerine
Taş avluda yatsı namazını.
Hamdüsenalar olsun sana
Ya Rabbel Alemin.”
Bu mübarek beldeye Yavuz Sulan Selim “Kudüs-ü Şerif” ismini verdi. Tamdört yüz bir yıl Osmanlı egemenliğinde kalan Kudüs-ü Şerif, en müreffeh ve en huzurlu dönemini bu zamanda yaşamıştır. 1917 yılının aralık ayında Kudüs, İngilizlerin eline geçti ve İngiliz sömürgesi oldu.
Kudüs’te ve Filistin topraklarında zulüm, Osmanlı’nın buralardan çıkmasıyla ve İslam sancağının inmesiyle başladı. Yıldan yıla bu zulmün dozajı arttıkça arttı.
Hasılı velkelam müslümanların üç hareminden biri olan Mescid-i Aksa 102 yıldır esaret altında.
FECR-İ SADIK
Elbet fecr-i sadık doğacak,
Elbet ilk kıblem İslam’ın olacak yeniden.
Elbet Kudüs kavuşacak özgürlüğüne.
Bir asır evvel mecburiyetten çekilen
Muhammed Mustafa Sallallahü Aleyhi ve Sellem’in ordusu
Başında heybetli, yiğit bir kumandanla
Elbet bir gün çıka gelecek yeniden.
İşte o zaman İnleyecek yer ile gök
Tekbir sesleriyle.
Dualar karışacak “Allah Allah” nidalarına,
“Allah Allah” nidaları inletecek yeri göğü,
On sekiz bin alem dinleyecek edeple.
İlk kıblem Mescid-i Aksa’da
Evlad-ı şüheda okuyacak ezanı,
Ezan sesleri yankılanacak dört bir yanda,
En üst perdeden yükselecek semaya,
Ulaşacak yedi kat Arş-ı Âlâ’ya.
Evvela dua ordusu ulaşacak menzile.
Dua ordusunun ardından
Basamak basamak çıkacak
Arz ile arşın buluştuğu noktaya
Ümmet-i Muhammed’in gaza ordusu.
Mescid-i Aksa beraberinde Kubbet-üs Sahra,
Aydınlanacak on iki bin kandille
Gökte Şehrayin’le beraber.
Allah’ın izniyle bizler şahit olacağız
Kudüs’ün özgürlüğüne.
Allah’ın rahmeti yağacak üzerlerine
Fahri kâinat efendimizin şefaatine mazhar olacaklar.
Sultan Selim Han misali
Tekrar kıldıracak yatsı namazını
On iki bin şamdanlı avluda
O şanlı orduya
O heybetli kumandan.