8 Mart sadece kadınları anmak, kutlamak, övgüler yağdırmak değil, kadın hakları, kadın-erkek eşitsizliği, kadına şiddet gibi konuların da tartışılması, gündeme gelmesi, kadınlarımıza daha çok değer vermemizi sağlar.

Bu tarih insanlara kadın haklarının nerelerde başladığını da hatırlatır. Kadınların çileler çekerek geldikleri bu günkü özgür ortam hepimiz için gurur vesilesidir. Gelişmekte olan tüm ülkeler gibi ülkemizde kadın hakları maalesef henüz istenen seviyelerde değil.

Türkiye 1926-1934 yıllarında gerçekleştirilen Atatürk Devrimleri ile, kadınların sosyal, kültürel alanlarda, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmuştur.

Özellikle,

gençlerimizin Cumhuriyetimizin ve Atatürk’ün kıymetini daha iyi anlamaları için bir gerçeğin altını çizerim. Türk kadınına seçilme hakkı Fransa, İtalya ve İsviçre’den daha önce tanınmıştır.

Cumhuriyetin kurulması ile kadınlarımız bilim dünyasında, yüksek eğitimde, meslek sahibi olmada, kamu alanlarında, iş yaşamında rahat ve emin adımlarla çağdaş medeniyet koşullarından yararlanabilmişlerdir.

Atatürk kadınlarımızın medeni, sosyal, siyasi haklarına kavuşmalarını çok istedi. Bunu da başardı. Türk ailesinin kuruluşunu düzenleyen Türk Medeni Kanunun kabulü ile toplumsal ve ekonomik hayatta kadın erkek eşitliği sağlanmıştır. Atatürk’ün şu sözü kadınlarımıza hak ettikleri övgüyü içermektedir;

‘…Dünyada hiçbir milletin kadını, ben, Anadolu kadınından daha fazla çalıştım,milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte,

Anadolu kadını kadar gayret gösterdim diyemez.’

Atatürk bir başka söz dizisinde şöyle der;

‘…çift süren,tarlayı eken,ormandan odun ve keresteyi getiren…..yağmur demeyip,cephenin mühimmatını taşıyan hep onlar,hep o ilahi Anadolu kadınları olmuştur.’

Kadınlarımız, hem annelerimiz, hem eşimiz, dostumuz ve çocuklarımızın anneleridir.

Cennet onların ayakları altındadır. Onlar birer çiçektir.

Onlara bakmayı,gözetmeyi,kollamayı,koklamayı bilmek gerek..

Kadınımız ne şudur,ne de budur..Kulaktır..

Güzel söz,yerinde iltifat,sesli destek onlara can katar..

İnsanlığın var oluşundan bu yana uygarlığın gelişmesindeki en büyük görevi üstlenmiştir.

Kadınlarımız geleceğimizdir.

Çocuklarımızı besler,eğitir,gözetir ve ömür boyu korurlar..

Biz erkeklerin, bunu kadınlar kadar başaramayacaklarına inanıyorum. Onlar,karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir.. Çocuğu ve sevdiği erkek için dünyanın en güzel kucağına sahiptir..

Onlar zekidir, sevdiği erkeği vezir eder… Ancak ne yazık ki tarih boyunca kadınlara şiddet uygulanmıştır.

Kadına şiddet dünyada en yaygın ancak en az cezalandırılan bir suçtur..

Dünya Kadınlarının ve tüm kadınlarımızın bu güzel gününü tekrar kutluyorum ve son sözü Nazım Hikmet’in şiirinin son üç mısrası ile noktalıyorum;

‘Kadın

….

….O benim kollarım, bacaklarım,

Yavrum, anam, karım, kız kardeşim ve

Hayat arkadaşımdır.’