Türk Milleti üzerinde oynanmak istenen türlü senaryoların uygulanması için sürekli dolaylı yolar tercih edilmiştir. Milletinin gelişmesi, kalkınması ve ileri ideallerine ulaşabilmesi için tarihinden edindiği bilgi birikimi, milli dinamizmin çeşitli fikir ve düşünce akımlarıyla yolu kesilmek istenmektedir.  Türk milli ülküsü; devlet-i ebedi müddet ideali ile kurulan son kale “Türkiye Cumhuriyeti” üzerinde sürdürülebilir farklılaştırıcı ve ayrılıkçı politikalar geliştirilmektedir. Siyaset ve medyada sıkça kullanılan bazı kelimeler önemlidir. Milletler mücadelesi sürdüğü sürece “Türklük” kavramına çeşitli yönlerden saldırı sürecektir. Sovyetler Birliğinin dağılması sonrası yeni Türk devletleri bağımsızlıklarını ilan etmişlerdir. Halen mücadele sürecindeki Türk toplulukları da vardır. Bu “Bozkurtlar diriliyor” şeklinde açıklanmaktadır…

Türk dünyasının bağımsız Türk devletleriyle genişlemesi turan ideali için aralanan kapıları ortaya koymakta, Türk gençliğini Türklük için heyecanlandırmaktadır.  Türk milletinin tanımlanmasında farklı görüşler ortaya atılsa da Türklük ayrılmaz bütünü ifade etmektedir. “Çok devlet, tek millet” felsefesini gündemle tanıştırmıştır. Sülale ve akrabaların arasına giremeyen dış güçler “Atatürk, cumhuriyet, laiklik ve din” üzerinden işbirlikçiler yetiştirmektedir. İllegal solun ‘Burjuva Kemal’ tabiriyle devlete; illegal sağın da ‘beton kemal’ söylemi üzerinden rejime saldırıları tarihi ve yaşanan gerçeklerdir…

Türk milleti üzerinden Müslümanlığın tartışılması kadar ayıplanacak başkaca saçmalık yoktur. Batı dünyası İslam inancını Türk milletinden gördüğü ve İslâm inancıyla birlikte “turan idealinin Nizam-ı Alem ülküsüne” yükseltilmesi süper güçlerin dikkatini çekmekte ve gelişim yolunun kesilmesi için türlü akımları geliştirmektedir. Türkün uyanışını önlemek için yemedikleri nane kalmamaktadır…

Türkiye coğrafyasının Türklük bileşkesi; eski Anadolu Medeniyetiyle kaynaşan Türk-İslam medeniyeti nihayetinde Batı modernizasyonuyla oluşan gelişen ve güçlenen milli ülkünün mayasıdır. Evrensel gelişim ve küresel dengeler dikkate alınarak mili ülküleri yeniden gönül seferberliği düzeyinde eğitim-öğretim müfredatıyla gençliğini yönlendirmek durumundadır. Cumhuriyetin kazanımları sürecinde köklerine bakılmaksızın vatandaşlık bilinç ve bağlılığı üzerinden Türkiye Cumhuriyeti Devleti (T.C.)’nin kimliğini taşıyan her bir vatandaş Türk olarak tanımlanmaktadır. Bu birlikteliğin eleştiri ve tartışmaya açılması bölünmezlik ülküsünü zedeler. Ulus devlet kavramı bu açıdan milli devleti güçlendirmektedir…

Özellikle Türk milliyetçisi tarihçilerin düşünce yapıları da bu yöndedir. Hun ve Göktürk imparatorluklarının kaynaşması emsali ayrıştırılmış sülale ve beyliklerin tek çatıda toplanması devletin siyasi akım ve fikirleri bütünleştirici kavramlarla uzlaşı noktalarında dengelerin korunmasına bağlıdır. Siyaset felsefesi dış güçlerin ayrıştırıcı akımlarına karşı genlerini dik, dinamik tutmalıdır…

Türklüğün tartışılması, Türk örf, adet, gelenek, inanç, ideal ve anayasal oluşumu olan devletin tartışılmaya açılması manasını taşır. Türk ülküsüne karşıt ideolojilerin sol kesimi devleti, sağ kesimi de rejimi hedef almaktadır.  Politikanın nefret dili farklılaşmayı törpülemektedir. Liderlerin “Bozkurt İşareti ve ülkücü avı yarışları” politik arenada Türklüğün geliştirilmesi, turan ve nizam-ı alem ülküsü için umut olmaktadır. Küresel kavram, teknolojik erişim ve iletişim sistemleri işi daha da kolaylaştırmaktadır…